Aromsa Kadın Gücüyle Hayata Lezzet Katıyor

MART 2021
Aromsa | Bizden Haberler | Aromsa Kadın Gücüyle Hayata Lezzet Katıyor

Gıda sektörünün küresel ölçekte yaratıcı lezzet ortağı olan Aromsa’da çalışanların yarısı kadınlardan oluşuyor. Aromsa’da ‘beyaz yakalı’ olarak nitelendirilen yönetici pozisyonundaki kadın çalışan oranı ise yüzde 75.

Üretim yolculuğuna 39 yıl önce başlayan Aromsa, yurt içi ve yurt dışındaki 8 fabrikasıyla küresel boyutta faaliyet gösteriyor. Stratejik süreçlerin şekillenmesinde kadınların etkin rol oynadığı Aromsa’yı, Yönetim Kurulu Üyesi Melis Yasa Aytaman ile konuştuk.

Aromsa’nın kurumsal yolculuğu ve bu yolculukta kadının rolü hakkında bilgi verir misiniz?

Türkiye’nin ilk aroma ve sos üreticisi Aromsa, 1982’de İstanbul’da kuruldu. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde 6 fabrika, Ar-Ge Merkezi ve Almanya’da da 2 fabrika ile global ölçekte gıda sektörüne “yaratıcı lezzet ortağı” olarak hizmet veriyor ve hayata lezzet katıyoruz. Üretim yapmamıza ve yüksek oranda mavi yaka bulundurmamıza rağmen bugün çalışanlarımızın yüzde 50’si kadın. Bu da beyaz yakanın yaklaşık yüzde 75’inin kadın olduğu anlamına geliyor. Kilit pozisyonlarda ve karar aşamalarında kadınlar söz hakkına sahip. Bugünlere gelmemizde kadınların sağduyulu ve bütünsel yaklaşımı büyük rol oynadı.

Toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında istihdam politikalarınız nasıl?

Toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan bir yöneticiyim. İK departmanımızı da bu yönde çalışmaya teşvik ediyorum. Cinsiyet ayrımcılığı yapmadan kadın ve erkek adaylara eşit imkanlar sağlanıp değerlendiriliyor. Hangi aday o pozisyonun şartlarına uygunsa onunla devam ediliyor. Detaylarla ilgilenirken bütünsel bakış açısını koruyan ve hedef odaklı yöneticiler tercih ediliyor ve bizimle uzun yıllar yollarına devam ediyorlar. Aromsa’da beyaz yakada kadın oranının fazla olması bizim işimizin doğası gereği. Başarımızda kadın çalışanlarımızın katkıları çok büyük.

Dijitalleşmedeki artışın kadın istihdamını nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

Şirketinizin bu konudaki stratejisi nedir? Covid-19’la birlikte dijitalleşmeyi biz de hızlandırdık. Altyapımızı güçlendirerek, müşteri ilişkilerini kesintisiz yürütmek ve evden çalışmak için hızlı şekilde aksiyon aldık. Hizmet süreçlerinde iletişimi daha da iyileştirerek, her talebe çok hızlı cevap verdik. Bu dönemde müşteri talepleri arttığı için biz de aynı ivmeyle süreci yönettik. Üretimde zaten çeşitli proseslerde dijitalleşmeye başlamıştık. Buradaki amaç insan kaynaklı üretim hatalarının önüne geçmek ve hatasız ürün elde etmek. Bunu geliştirip daha da ileri seviyeye taşımak stratejilerimiz arasında.

Kadının annelik rolünün bir engel ve maliyet unsuru olarak görülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şirketinizi bu konuda farklılaştıran uygulamalarınız neler?

Çalışan bir anne olarak bu konuda hassasım. İş ve annelik arası dengenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dengeyi kuramadığınızda her iki hayatta da başarı ve huzuru elde edemezsiniz. Kadınların şartlar sağlandığında çok başarılı olduklarına şahit oldum. Covid-19 sonucu çocukların evde olması öncelikle biz anneleri endişelendirdi. Uzaktan eğitim, evden çalışma ve bunlara bağlı olarak doğabilecek psikolojik sıkıntıları önlemek adına evden çalışmayı teşvik ettim. Ekip çalışması ruhunu güçlendirdim. Dönüşümlü olarak evden ve şirketten çalışan arkadaşların birbirini yedeklemesi açısından çok faydalı bir çalışma oldu. Seferberlik adı altında ekip çalışması ve yedekleme projeleri güçlendi. Tüm bunların pozitif etkisi iş sonuçlarımıza ve çalışan memnuniyetine olumlu yansıdı.

İş yaşamındaki kendi kişisel yolcuğunuzda nelerden etkilendiniz? Bir rol modeliniz var mı?

İş yaşamında bana ilham veren şey yaklaşık 9 sene yurt dışında yaşamam oldu. Londra, Paris, Zürich, Düsseldorf ve New York’da yaşarken edindiğim hayat tecrübesi ve kültür birikimi benim yapı taşlarımı oluşturuyor ve hayata bakış açımı biçimlendiriyor. 15 sene önce Türkiye’ye kendi kararımla kesin dönüş yapmam hayatımdaki dönüm noktası oldu. Bu kararımdan asla pişman olmamam en büyük motivasyonum. Yaşadığım kültürel farklılık ve gözlemler en büyük zenginliğim. İnsanın hayatta yapacağı en önemli yatırım kendi eğitimine ve hayat tecrübesine yaptığı yatırımdır. Ve geri dönüşü hep kârlı olur. Rol modelim yok. Herkesin kendi şartları ve tecrübesi ayrıdır. Türkiye’ye döndükten sonra kendi ülkemde ve aile şirketimizde devam eden yolculukta beni besleyen sahip olduğum olumlu/olumsuz her şey için müteşekkirim.