Stresli Olduğumuzda Neden Tuzlu Atıştırmalıklara Hayır Diyemeyiz?
TUZLU ATIŞTIRMALIKLARIN KALBİ: PEYNİR TATLARI
Innova Market Insights 2023 (YTD) raporlarına göre global tuzlu atıştırmalık pazarı yaklaşık 128 milyar $. Bu pazar patates cipsi, ekstrude cipsler, mısır patlağı, meyve ve sebze kuruları, kuruyemiş gibi alt kategorileri içeriyor. Buna karşılık tuzlu bisküvi ve kraker kategorisinin global pazar payı ise 19 milyar $. Pazarın büyüme rakamlarına bakıldığında tuzlu atıştırmalık pazarı son bir yılda % 3,8 büyürken tuzlu bisküvi ve kraker pazarı % 2.7 büyüme kaydetmiş görünüyor. Yeni ürün lansmanları açısından tuzlu atıştırmalıklar % 1,5 artış gösterirken tuzlu bisküvi ve kraker yeni ürün lansmanlarındaki artış % 0,7. Bu rakamlara bakıldığında tuzlu bisküvi ve kraker pazarı, toplam tuzlu atıştırmalık pazarına göre daha küçük bir pazar. Alt kategorilere baktığımızda ise cipsler; yenilikçi yaklaşımlar, inovatif tat ve tekstürler açısından tüm kategorinin sürücü gücü gibi görünüyor.
Tuzlu atıştırmalıkların tüketimini artıran faktörler neler?
Atıştırmak açlık bastırmanın yanında duygu durumu ile ilgili bir davranıştır. Tatlı atıştırmalıklar daha çok kendimizi ödüllendirmek ve şımartmak için tüketilirken, tuzlu atıştırmalıklara çoğu zaman stresli zamanlarda yöneliriz. Tabi ki bunun bilimsel bir nedeni var. Tuzlu atıştırmalıklar aslında vücudunuzun stres seviyesini düşürmesine yardımcı olur. Nasıl mı? Stres, insan vücudunda 'stres hormonu' olarak adlandırılan kortizol hormonunun yüksek seviyeleri ile karakterize edilir. Florida Üniversitesi’nde yapılan bilimsel araştırmalar hem hayvanlarda hem de insanlarda, artan tuz tüketiminin kortizol düzeylerini düşürmede çok etkili olduğunu göstermiştir. Dahası araştırmacılar, tuz seviyeleri arttığında vücudun oksitosin seviyelerinin arttığını bulmuşlardır. Oksitosin zevk, rahatlık ve güvenli bağ kurma ile ilişkili bir iyi hissetme hormonudur. ABD Ulusal Sağlık ve Beslenme Muayene Anketi’nden elde edilen veriler, daha az tuz tüketen kişilerde depresyon ve stresin daha yüksek olduğunu göstermiştir; bu eğilim, kadınlarda erkeklerden daha yaygındır. Bu araştırmalara göre tuzlu yiyecekleri aşermek, günlük stresle başa çıkmak için geliştirdiğimiz biyolojik bir savunma mekanizması olabilir.
Yaz aylarında tuzlu atıştırmalık tüketiminin kışa oranla artması da tuz ihtiyacımız ile ilgilidir. Çünkü ter ile birlikte sadece vücudumuzdaki suyu değil tuzun da dahil olduğu elektrolitleri de kaybederiz. Ve metabolizmamız kaybettiği elektrolitleri almak için tuzlu gıdalara aşererek bu ihtiyacı karşılamayı hedefler. Dolayısıyla tuzlu atıştırmalıklar günlük yaşamımızda hem elektrolit dengesini sağlamak hem de mod düzenleyici, stres azaltıcı olarak önemli bir etkiye sahiptir.
Peki “Nibbling Etkisi” nedir?
Tuzlu atıştırmalıkların tüketimini artıran bir diğer faktör de “Nibbling” etkisidir. Türkçeye kemirmek diye çevrilse de aslında Nibbling, bir şeyi çok küçük lokmalar alarak yemek ya da bir şeyi nazikçe ve tekrar tekrar ısırmak şeklinde tanımlanıyor. Bu tanım çoğunlukla çekirdek, kuruyemiş, cips, kraker gibi tek lokmalık ve bir süre devam eden yeme biçimleri için kullanılır. Bu tekrarlayan ve süreklilik arz eden hareketler sinir sistemini yatıştırıcı etkiye sahiptir.
Tuzlu atıştırmalıkların stres azaltıcı, sakinleştirici etkisinden yararlanmak için atıştırmalığın diğer bileşenlerinin de bu amaca uygun olması gerekir. Yani ürünün bileşenleri proteince, lifce, vitamin ve minerallerce zenginleştirilirse tuzlu atıştırmalıklar sadece kısa süreliğine stres ve anksiyete azaltıcı bir etki sunmanın yanında uzun vadede sağlıklı olmamız için imkan sağlayacaktır. Ayrıca kalp, tansiyon gibi kronik rahatsızlıkları olanların günlük tuz alım miktarlarını da dikkate almaları gerekmektedir.
Tuzlu atıştırmalıklarda öne çıkan tatlar
Innova Market Insights’ın 2016-2022 yılları arasında hem tuzlu atıştırmalıklar hem de tuzlu kraker ve bisküvi kategorilerinde öne çıkan aromalar listesine baktığımızda ilk sırada peynirin yer aldığını görüyoruz. Listede ayrıca Parmesan ve Çedar peynir tatları da öne çıkıyor.
Global oyuncular bu trendi ürünlerine inovatif şekillerde yansıtmaya devam ediyor. Sadece “peynirli” demek artık yeteri kadar ilgi çekici değil. Ürünlerini peynirin çeşidine, elde edildiği coğrafi bölgeye, prosesine hatta rengine vurgu yapan isimlendirmelerle konumlandırarak özellikle Z kuşağı tüketicileri hedefliyorlar. Peynir tek başına çok zengin ve lezzetli bir tat olmanın yanında iyi bir eşlikçi. Yani peynir; kekik, biberiye, nane, fesleğen gibi baharatlar ile domates, zeytin gibi kahvaltı tatları ile hatta soğan, mantar ve et tatları ile de kombinlenebildiği için tuzlu atıştırmalık ürünler için vazgeçilmez bir tat.
Hatta bölgesel tat tercihlerine baktığımızda Asya Pasifik bölgesinde füzyon tatlar olarak tatlı ile tuzlu kombinasyonlarında da peynir tadı önemli bir rol oynuyor.
Aromsa olarak yeni nesil parmesan aroma portföyümüzü oluşturduk
Biz de Arge ve İnovasyon Ekibimiz ile birlikte güncel hammaddelerle geliştirdiğimiz ve yeni tat tercihleri ile uyumlu olabilecek yeni nesil parmesan aroma portföyümüzü oluşturduk. Bu aromaları, geliştirdiğimiz kraker reçetelerinde pilot tesislerimizde optimum dozajlarda uyguladık. Uygulanan aromaların bir kısmı hamur içi uygulamaya özel geliştirilen ısıya dayanıklı aromalar iken bir kısmı da serpme/kaplama uygulamaları için geliştirilen yoğun tatları deneyimleyebileceğiniz aromalar. Aromalarımıza eşsiz, dolgun ve doğal bir tat profili kazandırmak için kendi üretimimiz olan “Enzim Modifiye Peynir” tozlarını kullandık. Kraker ve cips olmak üzere 14 çeşit üründen oluşan yeni portföyümüzü iş ortaklarımızın beğenisine sunuyoruz. Bu uygulama alanları sadece birer örnek olup yeni parmesan portföyümüz kraker ve cipsin yanında çerezlerin kaplanması, dip soslar gibi diğer uygulama alanlarında da değerlendirilebilir.